0533 620 21 63 0532 509 66 32 0242 247 45 44
Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikiyatri
Psikoterapist Aile Danışmanı

Yazılar » FAZLA ANNELİK-BABALIK

FAZLA ANNELİK-BABALIK

Bir baba, oğlunun üniversite 4. sınıfta olması gerekirken daha 2. sınıfta olduğunu öğreniyor ve "gücümün yettiğince onu okutmaya çalışacağım" diyor. Bir anne, "ben çocuklarım için yaşıyorum, onlar için varım" diyor. Bir baba, "onlar için bu kadar çok çalışıyorum" diyor.

Bu örneklerde olan ve dışarıdan bakıldığında mükemmel görünen durum yani "fazla annelik- babalık" patolojik bir durumdur. Ölçüsü kaçmış bu ebeveynlik çocukların sağlıksız gelişimine neden olur.

Kardeş, arkadaş, karı koca ve tüm ilişkilerde alma- vermede bir denge ve ölçü vardır. Bazı insanlar hep verici gibi görünürler ama bu yüzeyel bir aldatmacadır.

Örneğin, bir dilenciye para verildiğinde, karşılıksız bir vermenin söz konusu olduğu düşünülür. Oysa dilencinin "Allah razı olsun, kaza bela gelmesin, sevdiklerinize ömür versin" sözlerden midir, yoksa dilenciye para vererek yardım edildiği hissinden midir bilinmez ama insan kendini vicdan sahibi, iyi biri olarak hisseder. Özde verilen o para ile alınan şey vicdan rahatlamasıdır. Kolayından üç-beş kuruşa vicdan rahatlatılır. Kötülükleri uzak tutma ihtimali ve ben iyiyim hissi satın alınır.

Alma- verme dengesinde yüzeyde olanla gerçek çok farklı olabilir. Yüzeyde görünen basit bir vermeyle derinde çok şey alınmak istenebilir. Doğada sadece ebeveynler koşulsuz ve tek yönlü olarak çocuklarına verirler. O çocuklar da bir gün kendi çocuklarına vererek bu dengeyi sağlamış olurlar.

Fazla annelik babalıkta bu doğal vermenin ötesine geçen bir durum söz konusudur. Doğal vermenin ötesine geçtiğinde artık anne- baba çocuğuna vermez, tam tersi almaya başlar. Çocuğundan kendi hayatını anlamdırmasını ister, çocuğundan kendini mutlu etmesini ister, yaşlandığında kendisine bakmasını ister. Bu sözsüz olarak söylenenler çocuğun ruhuna mıh gibi işler. Zamanı gelince çocuk da kendini fazla anneliğin-babalığın diyetini ödemeye adar. Fark edilmesi zor olan bu döngü kırılmadıkça nesiller boyu soyadı gibi aktarılır.

W.Shakespeare'den:

Kral Lear:
Söyleyin bakalım, hanginiz en çok seviyor bizi?

Söyleyin ki, doğuştaki hakkına, bize olan sevgisini katana

Bağışlayalım ihsanlarımızın en cömertlerini.

Kızı Cordelia:
SSaygıdeğer efendimiz,

Bana can verdiniz, büyüttünüz, sevdiniz beni,

Buna karşılık ben de yerine getiriyorum bütün görevlerimi,

Sözünüzü dinliyor, sizi seviyor ve herkesten çok size

saygı duyuyorum.

Kardeşlerim yalnızca sizi sevdiklerini iddia ediyorlarsa,

Niçin kocaları var? Bir gün evlenirsem eğer

Sevgimin de, görevlerimin de, bağlılığımın da yarısı

Yeminle bağlanacağım kocamın olacaktır.

Ben hiçbir zaman kardeşlerim gibi

Bütün sevgimi babama vererek evlenecek değilim.

Kral Lear:
Sus Kent! Ejderle gazabı arasına girme.

Hepsinden çok onu severdim ben,

Onun müşfik ellerinde bulacağımı umuyordum

Yaşlılığımın güvencesini.